Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Aralık 2023) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Marquis de Sade | |
---|---|
Okunuş | maʁki də sad |
Doğum | 2 Haziran 1740 Paris, Fransa |
Ölüm | 2 Aralık 1814 (74 yaşında) Charenton Akıl Hastanesi, Val-de-Marne, Fransa |
Milliyet | Fransız |
Meslek | Aristokrat ve yazar |
Önemli eser(ler) | Sodom'un 120 Günü Yatak Odasında Felsefe Juliette |
Stil | Liberteryen |
İmza | |
Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu: maʁki: dəsad) (2 Haziran 1740 - 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarıdır. Erotik edebiyatın önemli yazarlarındandır. Genellikle sert pornografik yazılar yazardı.
Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Les 120 journées de Sodome ou l'école du libertinage'nü hapishanede yazmıştır. Eser günümüzde bile oldukça sakıncalı görülür. Ünlü yönetmen Pasolini romanın günümüze uyarlaması olan Salo ya da Sodom'un 120 Günü filmi çekmiştir. Diğer önemli eseri de Justine'dir. Sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir.
Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; on bir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'de, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir.
Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insanî yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insanî olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlakî eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.