Makale serilerinden |
Sosyalizm listesi Sosyal demokrasi listesi |
Makale serilerinden |
Parti siyaseti |
---|
Makale serilerinden |
Demokrasi |
---|
Siyaset serisinin bir parçası |
Hükûmet biçimleri |
---|
Hükûmet biçimleri listesi |
Sosyal demokrasi, reformist ve aşamalı yöntemlerle laissez-faire kapitalizminin yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen politik bir ideolojidir.[1]
Bir başka deyişle sosyal demokrasi, evrensel değerlerle uyumlu olarak yurttaşların bireysel ve toplumsal gereksinimlerini karşılamayı hedefleyen bir sosyal devlet ya da bunu hedefleyen politikaları içerir. Sosyal demokrasi, kapitalist ekonomi içinde ortaklaşa uyum düzeni olarak tanımlanmaktadır. Batı ve Kuzey Avrupa'da 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çarpıcı biçimde görülmeye başlayan toplumsal ve ekonomik politikaların kastedildiği model sıklıkla bu biçimdir.[2][3] Bir başka tanımlamaya göre sosyal demokrasi, kapitalizmin neden olduğu eşitsizlik ve adaletsizlikleri liberal demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi bir ideolojidir.
Temelinde enternasyonalist bir ideolojidir.[4][5] İkinci Enternasyonal'de ortaya çıkan revizyonistler ve devrimci sosyalistler arasındaki bölünmenin ardından sosyal demokratlar, kapitalizmin bir ilerleme süreci içinde sosyalist ekonomiye dönüştürülmesini savundular.[6][7]
Sosyal demokrasi düşüncesi, tek kabul edilebilir hükûmet biçiminin hukukun üstünlüğü ilkesi altında temsili demokrasi olduğunu öne sürmektedir.[8] Demokratik karar alma mekanizmasını genişleterek politik demokrasinin ötesinde ekonomik demokrasiye kadar, emeğini satarak çalışanlar ve diğer ekonomik paydaşları karar alma mekanizmasına dâhil ederek karar alma süreçlerini topluma yaymayı amaçlar.[8] Kapitalizmin neden olduğu sosyal eşitsizlik, yoksulluk ve çeşitli grupların haksız davranışlarına karşı çıkarken diğer yandan hem tümden denetimsiz bir piyasa ekonomisine hem de tümden bir planlı ekonomi modeline karşı çıkar.[9] Sosyal demokrasi sendikal işçi hareketiyle yakın bir bağ içindedir ve işçiler ve işveren arasında toplu görüşme usulünü destekler.[10] Sosyal demokrat partilerin büyük çoğunluğu Sosyalist Enternasyonal ile yakın bir ilişki içindedir.[1] Sosyalist Enternasyonal'in tanımına göre sosyal demokrasi; özgürlük, eşitlik, adalet ve dayanışma temellerine oturur.
Sosyal demokrasi olgusu, 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana emekçi sınıfların yürüttüğü sosyal ve siyasal mücadeleler ile egemen sınıfların verdikleri ödünler sonunda varılan uzlaşmanın ürünüdür. Bu süreçte klasik liberal demokrasinin temellerini oluşturan değerler sistemi (serbest pazar ekonomisinin temelleri, siyasal demokrasi, çoğulculuk vb.) korunmuş, ama sosyal adalet, sosyal devlet, sosyal haklar gibi yeni değerlerle beslenmiştir. Sosyal demokrasi hareketi önceleri Vladimir Lenin gibi devrimci sosyalistleri de kapsıyordu. Daha sonra evrimci yaklaşım baskın çıktı ve sosyal demokrasi proleter devrime karşı bir ideoloji hâlini aldı. Sosyal demokrasinin bu evrimci yaklaşımının en önemli temsilcisi Eduard Bernstein'dır. Sosyal demokrasi anlayışının devlete sosyal ödevler yükleyip ekonomik yaşama halk kitleleri yararına müdahale olanakları sağlaması sınıflar arası farklılık ve gerginlikleri yumuşatıcı bir rol oynamış, kapitalizmi ve Batı tipi demokrasiyi aşmayı amaçlayan radikal devrimci akımlara karşı da bir set oluşturmuştur. Bu açıdan bir olgu ve anlayış olarak sosyal demokrasi, sosyal demokrat akım ve hareketlerin 20. yüzyıldaki felsefe ve programlarına denk düşer.
Sosyal demokrasi, hem uluslararası devrimci sosyalizmden ve Marks ve Engels’in doktrininden hem de Ferdinand Lasalle’in reformist sosyalizmlerinden etkilenerek 19. yüzyılda ortaya çıktı.[11] Evrimsel ve reformist yaklaşımı savunan Frank Podmore tarafından 1884’te kurulan Fabian Derneği, sosyal demokraside Marks dışı temel bir etkilenme yönü oldu.[12] Fabiancı yaklaşımın Eduard Bernstein’ın revizyonist görüşlerinden yoğun bir biçimde etkilendiği belirtilmektedir.[12] Bernstein, Marks ve Engels tarafından geliştirilen temel doktrinlerin pek çoğunu hatalı ve zamanı geçmiş olarak değerlendirerek reddetti.[13][14] Bernstein, Klasik Marksizm ve Ortodoks Marksizm'in ‘sosyalist devrimin gerekliliği’ ve ‘sınıf çatışması’ tezlerine karşı çıkarak sosyalizmin temsili demokrasi ile ve sınıfa bakılmaksızın evrimsel bir süreç ile ulaşılabileceğini öne sürdü.[5] Kamusal yatırım, kooperatifli işbirliği ve özel girişimlerin birlikte varlığından oluşan bir karma ekonomi modelinin; özel girişimlerin kooperatif işbirliğine dönüşmesi öncesinde uzun bir sürecin geçmesi gerekeceğini öne sürdü.[5][15] 1930’larda, özellikle Carlo Roselli’nin etkisiyle liberal sosyalizme yönelerek Marksizm’den ayrıştı. Bu aynı zamanda faşizme karşı liberal ve sosyal demokratlardan oluşan bir ittifakı doğurdu.[16] Bu görüşlerin oluşumunda Bernstein’ın, Marks'ın liberalizm karşıtlığını bütünüyle reddederek sosyalizmi eş güdümlenmiş liberalizm olarak tanımlaması etkili oldu.[13]
II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, Avrupa’da sosyal demokratların pek çoğu Marksizm ile olan ideolojik bağlarını terk etti ve bunun yerine yönlerini kapitalizmi sosyalizmin iyi yanlarıyla sentezleyecek toplumsal politika reformunu vurgulamaya doğru değiştirdiler.[17] Birçok sosyal demokrat parti ise sosyal liberalizmi benimseyip sosyal demokrasi adı altında kullanmaya başladılar. Sosyal demokratlarca yeni liberalizm olarak tarif edilen ve bir sosyal demokrasi biçimi olmadığı belirtilen Üçüncü Yol 1990’larda ortaya çıktı.[18] Sosyal demokrasiden bir ayrılma olarak kabul edilen bir diğer akım piyasa sosyalizmi olarak adlandırıldı.[19]
<ref>
etiketi; Christian Aspalter 2001. p. 52
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)<ref>
etiketi; Michael Harrington 1989. pp. 42
isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)